agonia
english

v3
 

Agonia.Net | Policy | Mission Contact | Participate
poezii poezii poezii poezii poezii
poezii
armana Poezii, Poezie deutsch Poezii, Poezie english Poezii, Poezie espanol Poezii, Poezie francais Poezii, Poezie italiano Poezii, Poezie japanese Poezii, Poezie portugues Poezii, Poezie romana Poezii, Poezie russkaia Poezii, Poezie

Article Communities Contest Essay Multimedia Personals Poetry Press Prose _QUOTE Screenplay Special

Poezii Romnesti - Romanian Poetry

poezii


 


Texts by the same author


Translations of this text
0

 Members comments


print e-mail
Views: 2974 .



Ver gözlerini...(Trioloji)
poetry [ ]

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
by [Djemagu ]

2010-05-07  | [This text should be read in turkish]    | 




Günsel: gözlerimin penceresi ol
getir gözlerini
göreyim baktığın
güzellikleri
gördün mü hiç güzellik?

Attila: evimi aydınlatırdı
elektirikli joplarında gördüm
işkencecinin sehpalarında
celladın parmağından beynime
oradan yüreğime yolculuk yapardı
dikemli teller 45 wat...
zaman mefumunun olmadığı
ve... teneffüsler
ayak uçlarında sürünerek
canlı koltuk değnekleriyle
gittiğin...
kan kokar her yer
hücren yastığın taştır
ciğerlerinde maymunlar tepinir
sallalar kafasınını sağa sola
sallar
kafasını sağa sola
hastasındır hatta deli


nanik yapar
biter teneffüs
direkler arası başlar
şubede
Ankara Ankara olalı görmemiştir
böyle bir gösteri
hacıvat karagöz gelir
gözlerinin önüne
oysa kalındır elektirik
dolaplar arasında
vurdukca sırtın
karagöze söversin
önce hacıvat ölür
karagöz gelir ardından
yada gider...
ağzında demir
pusu
kömür dudaklarında
pas is pezeveng
karı satmaya çalışır
Asiye ye dur dersin
puşt basar
ciğerine ciğerine
karısından kalma
resimler
avunur yarın
yanındadır
karısı hariç
kaç kez aldatmıştır

çocukları
aşağılamış
son halkasıdır
yaşamış
o aciz o... puşt
hınç yüklüdür
aklında aldatan
karısı
senden çıkarır
kilololarca şarhoş
söyle adını arkadaşlarının
neredeler
döver söver alamaz
jop sokun der
konuşacak
bağlarlattırır
korkusundan
arkadan ellerini
sokarda jopu
Adım bende giz
Dünyayı soksan
kıçıma ne yazar
seni tanımdım
çıkayım gör
sikeceğim sülaleni
gör
Hamza : Katliam çukurlarındamı güzellik?
gördüm
işkencehanelerde mi ?
gördüm
ama güzelliğe özlemi
barut yanığı kalemlerinde gördüm
Mumcuların
Anter'lerin
Göktepe'lerin,
Kutlu Adalı'nin
Hirant Dink'in

Günsel: ver gözlerini
askerler götürdü
bizi okula
süründük durduk
karartmalarda
tünellerde
ninelerimizin beyazdı
çarşafları/maviydi
yemenileri
çarşaflarından çekerek götürdüler
yokladılar barikatlarda/
dedelerimizi dizliklerinden
ittiler
kazılan çukurlara
köylerimde
bebeleri doğmadan
kimilerini süt emerken
analarının göğsünden
koparıp gömdüler
maviydi ninemin yemenisi...
abilerimizin ellerine
silah tutuşturdular
akşamları
kurşunlar...
şimşek gibi uçardı
delikler açardı
evlerimizin
duvarlarında...
ağladıkça silerdi
annem
şimdilerde...

Hamza:yankılanır surlarda sesimiz
Mağusa sokaklarında
silüetlerimiz
silik silik

Günsel: kaldı
her birimizin/umutları
acılarımı saysam
sayılmaz...


Attila: bir ağabeyim Deniz
şarkılar yazıldı
gökyüzü
biri
biri Yusuf
gaflette kurşunu
yedi
diğeri unuttu
terlikle
çıktı yola
birde
okkalı mektup saldı
babasına
her biri
asıldı kaldı/yürekler
asılı
...
o gün başlamıştı
darağaçları
kurulmaya
çingenelerin en
iyisi seçildi
tam o günden
ilmek geçirmek için
bükülemeyen
boyunlara
yıllar boyu küllenmeyen ateşi
yakmak için
tamda o günden
kesildi cezalar
kırıldı kalem...
T.C.K...146
maddesi
İDAM...
tek bir kurşun sıkılmamıştı
insanlığın üzerine
Jandarma bile
OTDÜDE
esas duruş
gösterdiği gençler
ordu ordu
geliyordu
ANKARA’YA
Ahırın Liderleri
bilmezlerdi bunu
yemlerini yemekle
meşguldü hepsi
Ağabeylerimin
korkusu yoktu
ölümden
“sefa gelecekti ölüm”
ve öylede oldu
Ahırın Liderleri
anlaşamadılar
aralarında
yemlerini yeme
hırsından
kararı bıraktılar
cellatlara
o gençler üç kişi
ordu ordu geliyordu
Ankaraya
ana, babalarına
yürekleri dağlarcasına
sehpalar
hazırlanmış
yapılması
gerekenler
görüşülmüş ceza
kesilmiş
belli...üç’e üç...
sehpaya
soruldu istekleri
lütfen soruldu
Deniz Rodrigo dedi
Devrimden sonrada
dinleyecekti
bir sigara içti
sıçradı sehpaya
bir zerre korku
yoktu yüreğinde
gözlerinde
Tanrının hakkı üçtür
Kırk beş dakika
ilmekte kaldı
nerede
Üç Hak...
ölmedi adam
kıramadı ilmek boynunu
İkisi de onurlu çıktı
sehpaya
Türk ve Dünya
Halkları için
“ölüm hoşgeldi
sefa geldi”
ben Deniz/Yusuf/Hüseyin


Hamza : Ada idi dört bir yanı
Deniz olanın,
Adalılar da ağladı
ağıt yaktı üç fidana
zeytin yaprakları yakarak tütsülediler
yas tuttular kayan yıldızlara
yürekleri kan ağladı işgale,
Üç fidana kıyan generallerin ordusuna
Kavgaya durdular
Özgurluk isterler
Adalı'yıda vurdular
ve vurarak Ne Denizler tükendi ne Adalı'lar
Halkın akan seli coşuyor
Adalı'lar da Denizler gibi çoğalarak
geliyor.

Günsel: verdiniz
gördüm yorgun
deniz gözlerinizde...
bir yerlerden tanıdıktı
zilyon kerre gördüm
o yüzü
sustu
Dünya
dondum...
kükredim içinden
karanlığın
bir tek orta yerinde
Ankaranın
bembeyaz parlayan
yüzleriydi
Üçünün...
masmavi dudaklarla
donuk gölgeler
kapkara morluklar
altında gözlerimin
bird daha baktım
gökyüzüne
çünkü;
Deniz gözleriydi
bakan ısrarla
yeryüzüne
her Eylülde/Temmuzda
ruhumda köpürmekte bu öfke.

2/2/2010 Londra-İstanbul
Günsel Djemal-Attila Elüstün- Hamza Irkad

.  | index










 
poezii poezii poezii poezii poezii poezii
poezii
poezii Home of Literature, Poetry and Culture. Write and enjoy articles, essays, prose, classic poetry and contests. poezii
poezii
poezii  Search  Agonia.Net  

Reproduction of any materials without our permission is strictly prohibited.
Copyright 1999-2003. Agonia.Net

E-mail | Privacy and publication policy

Top Site-uri Cultura - Join the Cultural Topsites!